22 Şubat 2016 Pazartesi
TANIK BEYANLARININ HUKUMUZDAKİ YERİ
Tanık beyanı bir delildir. Özellikle adli yargıda, en çok itimat edilen ve uygulamada en çok ikame edilen delil türüdür. Hukuk yargılamasında; senetle ispat zorunluluğu olmayan hallerde veya bunun istisnasını teşkil eden hallerde (delil başlangıcı ve senet almanın zorluğu, imkânsızlığı) tanık dinletilebilir. Eğer senetle ispat zorunluluğu olsa bile karşı tarafın muvafakati ile tanık dinletilebilir. Tanık hukuk yargılaması açısından takdiri delil niteliğindedir. Hakim, tanık beyanlarını serbestçe takdir edip ona göre karar verir. Bu açıdan senedin kesin delil olma niteliğinin tam zıttında yer alır. Ceza yargılamasında ise tanık çok önemli bir delildir. Ceza muhakemesinde beyan delilleri altında incelenir. Birçok ceza mahkemesi kararı tanık delili ile gerekçelendirilir. Çünkü bilindiği üzere ceza yargılamasında amaç maddi gerçeğe ulaşmak olduğundan, tanık beyanları bu konuda büyük önem taşır. Çünkü çoğu zaman ceza yargılamasına konu bir halde, tanık beyanlarından başka delil bulmanın güçlüğü ve diğer delillerin hakimin vicdani kanaatinde, tanık beyanı kadar etki edememesinden, tanık delilinin önemi ortaya çıkmaktadır. İdari yargıda ise tanık deliline dayanılamaz. Bu konuda Danıştay’ın yerleşik içtihatları, idari yargı yerlerinin kendiliğinden yapacakları her çeşit inceleme için, lüzum gördükleri ve taraflar veya ilgili yerlerden isteyebilecekleri evrak ve bilgiler kapsamında, tanık veya şahit dinlenmesi yada ifade alınması şeklinde bir yöntem bulunmadığı; ayrıca, Hukuk Muhakemeleri Yasasına atıfta bulunulan konular arasında da bu yönde bir kuralın mevcut olmadığı gerekçesi ile tanık deliline karşı çıkmaktadır.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder