TEHLİKELİ MADDE İŞLETEN İŞLETMELERİN
SORUMLULUK SİGORTALARI
I-) GENEL OLARAK
Bilindiği üzere sigortalar 6102 sayılı Türk Ticaret
Kanunu’nda da (TTK) sistematize edildiği üzere zarar sigortaları ve can
sigortaları olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Sorumluluk sigortaları ise zarar
sigortaları altında mütalaa edilmektedir. Sorumluluk sigortaları, 6102 sayılı TTK madde 1473/1’de ‘’ Sigortacı sorumluluk sigortası ile, sözleşmede aksine
hüküm yoksa, sigortalının sözleşmede öngörülen ve zarar daha sonra doğsa bile,
sigorta süresi içinde gerçekleşen bir olaydan kaynaklanan sorumluluğu nedeniyle
zarar görene, sigorta sözleşmesinde öngörülen miktara kadar tazminat öder.’’
şeklinde genel olarak ifade edilmektedir.
Tehlikeli maddelerle ilgili bu
sigorta türü bir sorumluluk sigortası olup, zarar sigortaları içinde mütalaa
edilir. Tehlikeli maddeler zorunlu sorumluluk sigortası mevzuatımıza ilk kez Bakanlar
Kurulu’nun 25 Eylül 1991 tarihli 1991/2253
sayılı kararı ile girmiş bulunmakla birlikte yine Bakanlar Kurulu’nun 21 Ocak
2010 tarihli 2010/190 sayılı Tehlikeli
Maddeler İçin Yaptırılacak Sorumluluk Sigortaları Hakkında Kararıyla (Bundan
sonra ‘Karar’ olarak zikredilecektir.) güncelleştirilmiştir.
Bu sigortanın içeriğine ilişkin “Tehlikeli
Maddeler Zorunlu Sorumluluk Sigortası Genel Şartları” (Bundan sonra ‘Genel
Şartlar’ olarak zikredilecektir.) adında Bakanlar Kurulu tebliği
yayımlanmıştır. Hazine müsteşarlığı tarafından da asgari teminat tutarlarını
gösteren 09 Mayıs 2010 tarihli Resmi Gazete’ de yayımlanan “Tehlikeli
Maddeler İçin Yaptırılacak Zorunlu Sorumluluk Sigortalarına İlişkin Tarife ve
Talimat’’(Bundan sonra ‘Tarife’ olarak zikredilecektir.) yayımlanmıştır.
Temel olarak bu konuyu spesifik
olarak düzenleyen Bakanlar Kurulu kararı, genel şartlar ve tarife/talimatlara
ilişkin üç temel metin yer almaktadır.
II-) TEHLİKELİ MADDELERE İLİŞKİN
SİGORTANIN AMAÇLARI VE ZORUNLULUĞU
Özellikle ülkemizde 1990’lı
yıllardan sonra sanayileşmenin ivme kazanmasıyla birlikte çevreye, doğaya, insanlara zarar veren
maddelerin üretilmesi ve ticareti artmıştır. Bunun sonucu olarak da, tehlikeli
maddelerin zararlarını teminat altına almaya yönelik böyle bir Karar alınması
zorunluluğu ortaya çıkmıştır. Tehlikeli maddeler sorumluluk sigortalarında
üçüncü şahısların menfaatlerinin korunması esas alınmıştır. Tehlikeli
maddelere ilişkin sigorta, tehlikeli maddelerle ilgili mesleki faaliyette
bulunan gerçek ve tüzel kişilerin söz konusu mesleki faaliyetleri dolayısıyla
meydana gelebilecek bir kaza sonucunda, kusurları olsun olmasın üçüncü
kişilerin doğrudan doğruya uğrayacakları bedeni ve maddi zararlara karşı
sorumluluklarını, poliçede yazılı tutarlara kadar temin eden bir sigortadır.
Tehlikeli maddelere ilişkin
sorumluluk sigortasının aşağıda zikredeceğimiz ilgili gerçek veya tüzel
kişilerce yaptırılması zorunludur. Karar kapsamına giren gerçek ve tüzel
kişilerin faaliyetleri için izin veya ruhsat almaları sırasında aranılan diğer
belgelerin yanında, faaliyetlerine göre bu Kararda belirtilen sigortaların da
yaptırıldığının belgelenmesi şarttır. Tehlikeli maddeler ile iştigal eden
firmalara yapılacak denetimler sırasında denetim makamları sigorta poliçesinin
mevcudiyetini araştırmakla yükümlüdür. Yapılan denetimlerde, bu Karar kapsamına
giren sigortaları yaptırmadığı tespit edilen gerçek ve tüzel kişiler, ruhsat
veya izin veren ilgili mercilere bildirilir.
Bu Kararda belirtilen sigortaları yaptırmadığı veya
yenilemediği tespit edilen gerçek ve tüzel kişiler, izin veya ruhsat vermeye
yetkili kurumlarca uyarılır; uyarının tebliğ
edildiği tarihten itibaren on beş iş günü içinde sigortasını yaptırmayanların
faaliyetleri, idari ve cezai kovuşturma saklı olmak üzere ilgili kurumlar
tarafından sigorta yaptırılıncaya kadar durdurulur. Buna rağmen söz konusu
sigortaların, izin veya ruhsat vermeye yetkili kurumlarca bir ayı geçmemek
üzere belirlenecek sürede yaptırılmadığının tespiti halinde söz konusu ruhsat
ve izinler ilgili kurumlarca iptal edilir
III-)
SİGORTANIN KAPSAMI
Sigortanın kapsamı Karar’ın birinci
maddesinde şöyle belirtilmiştir:
‘’ Tabii veya sentetik,
katı, sıvı veya gaz şeklinde bulunan her türlü yanıcı, parlayıcı, patlayıcı ve
yakıcı maddelerin üretimi, depolanması, taşınması, satımı ve kullanımı
faaliyetlerinde bulunan gerçek ve tüzel kişiler ile9/8/1983 tarihli ve 2872
sayılı Çevre Kanunu kapsamındaki tehlikeli atıkların toplanması, taşınması,
geçici ve ara depolanması, geri kazanımı, yeniden kullanılması ve bertarafı
faaliyetlerinde bulunan gerçek ve tüzel kişiler, söz konusu mesleki
faaliyetlerinin icrasında meydana gelebilecek kazalar sonucu, kusurları olsun
veya olmasın üçüncü kişilerin uğrayacakları maddi ve bedeni zararlara karşı, her
faaliyeti için ilgisine göre tehlikeli maddeler ve tehlikeli atık mali
sorumluluk sigortası yaptırmak zorundadır.’’
Dolayısıyla
sadece söz konusu maddeleri üretenleri değil, bu maddelerin ticaretini, dağıtım
ve taşımasını da yapan kişileri kapsayan bir sorumluluk sigortası söz
konusudur. Tehlikeli maddelerin tek tek sayılması yoluna gidilmeyip
özelliklerine yer verilmiştir. Ancak tehlikeli maddeler genel olarak, ‘’Kendi yapısından, kendi özelliklerinden
veya kendi durumlarından dolayı umuma, genel düzene, önemli eşya ve mallara,
insanlara, hayvanlara ve çevreye tehlike arz eden madde ve nesneler’’ olarak
tanımlanmaktadır.
Sigorta
konusu maddeler ise Karar’ın ikinci maddesinde bentler halinde sayılmıştır.
Bunlar:
a)
Petrol ve petrol ürünleri.
b)
Mühimmat ve patlayıcı maddeler.
c)
Kimyevi gübreler, kimyevi tuzlar, asitler, bazlar, boyalar.
ç)
Diğer kimyevi maddeler (oksijen asetilen karpit, sentetik benzin, azot,
peroksit ve benzerleri).
d)
Perakende olarak satılanlar hariç piroteknik mamuller (aydınlatma ve işaret
fişekleri, havai fişekler, şenlik maytapları, çocuk tabanca mantarları).
e)
Perakende olarak satılanlar hariç, her türlü ispirto, alkol ve kibrit.
f)
Sıvılaştırılmış petrol gazları, sıkılaştırılmış doğal gaz ve havagazı.
g)
2872 sayılı Çevre Kanunu kapsamında bulunan ve yukarıda sayılmayan diğer
tehlikeli kimyasallar.
ğ) 2872 sayılı Çevre Kanunu kapsamında
bulunan tehlikeli atıklar.
Olarak tahdidi bir sayımla belirlenmiştir.
Karar’da
likit petrol gazı (LPG) ile ilgili özel bir hüküm de yer almaktadır. Likit
petrol gazını (LPG) tüpleyen firmalar (dolum tesisleri), Karar’ın birinci maddesinde
düzenlenen sigortalara ek olarak, kusurları olsun veya olmasın, doldurdukları
tüplerin kullanılmak üzere bulundukları yerlerde infilakı, gaz kaçırması veya
yangın çıkarması sonucu üçüncü kişilerin uğrayacakları maddi ve bedeni
zararlara karşı tüp gaz sorumluluk sigortası yaptırmak zorundadır.
Likit
petrol gazı firmalarının kendi markaları altında doldurdukları veya
doldurttukları ve yetkili bayileri aracılığıyla ya da doğrudan pazarladıkları
tüplerin kullanılmak üzere bulunduruldukları yerlerde infilak etmesi veya gaz
kaçırması sonucu (kusurları olsun veya olmasın) başkalarına vereceği bedeni ve
maddi zararlar Tüpgaz Sorumluluk Sigortasından
karşılanacaktır. Ancak kullanım haricinde satılmak üzere yetkili bayilerde
bulunan tüplerin infilak etmesi veya gaz kaçırması sonucu (kusurları olsun veya
olmasın) başkalarına vereceği bedeni ve maddi zararlar Tehlikeli Maddeler
Zorunlu Sorumluluk Sigortası'ndan karşılanacaktır.
Yani Tehlikeli
Maddeler ve Tehlikeli Atık Sorumluluk Sigortası bulunan bir işyerinde,
kullanılmak üzere bulundurulan LPG tüpünün infilakı, gaz kaçırması, yangın
çıkarması sonucu verilecek zararlar, Tüpgaz Sorumluluk Sigortası limitleri dahilinde
sigortacısı tarafından tazmin edilir. Ancak, kullanılmak üzere
bulundurulan tüpgazın neden olduğu kaza, işyerinde bulunan yanıcı, parlayıcı,
patlayıcı maddelerin de zarar vermesine yol açarsa, tazminat ödemelerinde
Tüpgaz Sorumluluk Sigortasına öncelik verilir; bu sigortanın limitlerinin
yetersiz kalması halinde Tehlikeli Maddeler ve Tehlikeli Atık Sorumluluk
Sigortası, limitleri dahilinde işlemeye başlar. Yargıtay kararları da aynı
yönde içtihat kazanmıştır.
Buradaki
zarar Lpg tüpünün gaz kaçırması, infilakından kaynaklanmalıdır. Yoksa kişinin
kendi kusuruyla gaz kaçağının meydana gelmesi sigorta teminatı dışındadır.
IV-)
TEMİNAT KAPSAMI DIŞINDA KALAN HALLER
Hangi
hallerin teminat kapsamı dışında kaldığı Genel Şartların A.4. üncü maddesinde
belirtilmiştir. Söz konusu maddeye göre;
a)Olaya
kasten neden olan kişilerin zarar ve ziyan talepleri,
b)Manevi
tazminata ilişkin talepler,
c)Sigortalının
kendisinin uğrayacağı zarar ve ziyanlar,
ç)
Sigortalıya vekalet akdi veya hizmet akdiyle ya da başka bir şekilde bağlı
olarak çalışan kimselere gelen zarar ve ziyanlar,
d)Savaş
veya savaş niteliğindeki harekat, ihtilal, isyan, ayaklanma ve bunlardan doğan
iç kargaşalıklar nedeniyle meydana gelen bütün zarar ve ziyan talepleri,
e)Herhangi
bir nükleer yakıttan veya nükleer yakıtın yanması sonucu nükleer artıklardan
veya bunlara atfedilen nedenlerden meydana gelen iyonlayıcı radyasyonlann veya
radyoaktivite bulaşmalarının ve işverenin iştigal konusu içinde olsun veya
olmasın bunların getirdiği askeri ve inzibati tedbirlerin neden olduğu bütün
kayıp ve hasarlar (Bu bentte geçen yanma deyimi kendi kendini idame ettiren
herhangi bir nükleer ayrışım olayını kapsayacaktır).
f) 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununda
belirtilen terör eylemleri ve bu eylemlerden doğan sabotaj ile bunları önlemek
ve etkilerini azaltmak amacıyla yetkili organlar tarafından yapılan müdahaleler
sonucunda meydana gelen zararlar.
Hallerinde
sigortacının ödeme yapma yükümlülüğü kalkmaktadır.
V-)
ZARARIN ORTAYA ÇIKMASI VE TAZMİNAT
a-) Rizikonun Gerçekleşmesi Halinde Sigorta Ettirenin
ve/veya Sigortalının Yükümlülükleri
Sigorta hukukunun genel ilkeleri uyarınca sigorta tazminatını elde
edebilmek için sigorta ettiren veya sigortalı gecikmeksizin durumu sigortacıya
haber vermelidir. Buna hasar ihbarı adı da verilmektedir. 6102 sayılı TTK’da
hasar ihbarının gecikmeksizin yapılacağı (md. 1446) hüküm altına alınmıştır.
Burada ise Genel Şartlara göre sigorta ettiren veya sigortalı sigorta
kapsamında öngörülen hallerin gerçekleşmesi halinde, bunu öğrendiği andan
itibaren 5 gün içinde sigortacıya ihbar etmekle yükümlü kılınmıştır.
Yine Genel Şartlara göre zarar
ortaya çıktığında sigorta ettiren veya sigortalı; sigortalı değilmişçesine,
gerekli kurtarma ve korunma tedbirlerini almak ve bu maksatla sigortacı
tarafından verilecek talimata uymak,
-Sigortacının talebi üzerine, olayın ve zararın nedeni ile hangi hal ve
şartlar altında gerçekleştiğini ve sonuçlarını tespite, tazminat yükümlülüğü ve
miktarı ile rücu haklarının kullanılmasına yararlı, elde edilmesi mümkün bilgi
ve belgeleri gecikmeksizin vermek,
-Zarardan dolayı, dava yolu ile veya başka yollarla bir tazminat talebi
karşısında kaldığı veya aleyhine cezai kovuşturmaya geçildiği hallerde,
durumdan sigortacıyı derhal haberdar etmek ve zarar ziyan talebine ve cezai
kovuşturmaya ilişkin olarak almış olduğu ihbarname, davetiye ve benzeri tüm
belgeleri derhal sigortacıya vermek,
-Dava açılması halinde davanın izlenmesi ve idaresi için, sigortacının
göstereceği avukata gereken vekaletnameyi vermek,
-Sigorta konusu ile ilgili başkaca sigorta sözleşmeleri varsa bunları
sigortacıya bildirmek.
Yükümlülükleri altına alınmıştır. Bu yükümlülüklerden birinin yerine
getirilmemesi veya eksik yahut geç yerine getirilmesi ödenecek tazminat veya
bedelde artışa neden olmuşsa kusurun ağırlığına göre tazminattan veya bedelden
indirim yoluna gidilebilecektir.
b-) Tazminatın
Ödenmesi, Tazminatın Kaldırılması veya Azaltılması ve Rücu
Sigorta hukukunda olağan süreçte bir zarar ortaya çıkınca hasar ihbarı
yapılır ve buna ilişkin belgeler de temin edilince sigorta şirketi tazminatı
öder. Diğer zorunlu sigortalarda da olduğu gibi zarar gören, sigorta kapsamı
içinde zararın tazminini belirlenen limitler dahilinde doğrudan doğruya
sigortacıdan talep edebilecektir.
Genel Şartlarda zarar ortaya çıktığı vakit sigortacının, tazminat
talebinde bulunan kişi veya kişilerle doğrudan doğruya temasa geçerek anlaşma
hakkını haiz olduğu belirtilmiştir.
Ödemede bulunan sigorta şirketi, sigorta sözleşmesine ve bu sözleşmeye
ilişkin kanun hükümlerine göre, tazminatın kaldırılmasını veya azaltılmasını sağlayabileceği
oranda sigortalıya rücu edebilir,
Sigorta şirketi Genel Şartlara göre sigortalıya başlıca şu nedenlerle
rücu edilebilir:
a)Tazminatı gerektiren olay, sigortalının veya eylemlerinden sorumlu
olduğu kişilerin kasti bir hareketi sonucunda meydana gelmiş ise,
b)Tazminatı gerektiren olayın, bahsi geçen maddelerin çalınması veya gasp
edilmesi sonucunda meydana gelmesi halinde, çalınma veya gasp edilme olayında
sigortalının kendisinin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin kusurlu
olduğu tespit edilirse,
c)Tazminatı gerektiren olay, tehlikeli maddelerin ve tehlikeli atıkların
nakledilmesi sırasında, aracın Kara Yolları Trafik Kanunu hükümlerine göre
gereken ehliyetnameye sahip olmayan kimseler tarafından sevk edilmesi sonucunda
meydana gelmişse,
ç)Tazminatı gerektiren olay, tehlikeli maddelerin ve tehlikeli atıkların
nakledilmesi sırasında, sürücünün uyuşturucu veya keyif verici maddeler almış
olarak aracı sevk ve idare etmeleri esnasında ya da bu kişilerin alkollü içki
almış olmaları nedeniyle aracı güvenli sürme yeteneklerini kaybetmiş
bulunmalarından ileri geliyorsa,
Sigorta ettiren ve veya sigortalı, olay vukuunda hasar ihbarına ilişkin yükümlülüklerini yerine getirmez ve bunun
sonucu zarar ve ziyan miktarında bir artış olursa, sigortacı zarar görene
tazminatı ödemekle beraber, bu artış için sigorta ettirene ve/veya sigortalıya
rücu edebilir. (Bkz yukarıda 4. Syf)
c-) Sigorta
Şirketinin Halefiyeti
Sigorta hukukunun genel ilkelerine göre sigortacı fiilen ödediği miktar
için sigortalının haklarına halef olur. Bunun için sigorta sözleşmesinin
geçerliliğini sürdürmesi ve sigortacının fiilen ödemeyi yapması yeterlidir.
VI-) ZAMANAŞIMI
Genel Şartlarda sigorta sözleşmesinden doğan ve uyuşmazlığa neden olan
tüm hak ve menfaatlerin iki yılda zaman aşımına uğrayacağı ve sigorta
sözleşmesine, genel şartlara aykırı düşmemek ve sigorta ettiren ve/veya
sigortalı aleyhine olmamak üzere özel şartlar konulabileceği düzenlenmiştir.
6102 sayılı TTK’nın 1482’nci
maddesine göre ‘’sigortacıya yöneltilecek tazminat istemleri, sigorta konusu
olaydan itibaren on yılda zamanaşımına uğrar.’’ hükmü getirilmiştir. Tehlikeli
maddeler sorumluluk sigortalarında da
genel ve koruyucu olan bu hükmün uygulanması gerekmektedir.