6 Ocak 2018 Cumartesi

TEHLİKELİ MADDE İŞLETEN İŞLETMELERİN SORUMLULUK SİGORTALARI

TEHLİKELİ MADDE İŞLETEN İŞLETMELERİN
SORUMLULUK SİGORTALARI

I-) GENEL OLARAK
            Bilindiği üzere sigortalar 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda da (TTK) sistematize edildiği üzere zarar sigortaları ve can sigortaları olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Sorumluluk sigortaları ise zarar sigortaları altında mütalaa edilmektedir. Sorumluluk sigortaları,  6102 sayılı TTK madde 1473/1’de ‘’ Sigortacı sorumluluk sigortası ile, sözleşmede aksine hüküm yoksa, sigortalının sözleşmede öngörülen ve zarar daha sonra doğsa bile, sigorta süresi içinde gerçekleşen bir olaydan kaynaklanan sorumluluğu nedeniyle zarar görene, sigorta sözleşmesinde öngörülen miktara kadar tazminat öder.’’ şeklinde genel olarak ifade edilmektedir.
            Tehlikeli maddelerle ilgili bu sigorta türü bir sorumluluk sigortası olup, zarar sigortaları içinde mütalaa edilir. Tehlikeli maddeler zorunlu sorumluluk sigortası mevzuatımıza ilk kez Bakanlar Kurulu’nun 25 Eylül 1991 tarihli 1991/2253[1] sayılı kararı ile girmiş bulunmakla birlikte yine Bakanlar Kurulu’nun 21 Ocak 2010 tarihli  2010/190 sayılı Tehlikeli Maddeler İçin Yaptırılacak Sorumluluk Sigortaları Hakkında Kararıyla (Bundan sonra ‘Karar’ olarak zikredilecektir.) güncelleştirilmiştir.
            Bu sigortanın içeriğine ilişkin “Tehlikeli Maddeler Zorunlu Sorumluluk Sigortası Genel Şartları” (Bundan sonra ‘Genel Şartlar’ olarak zikredilecektir.) adında Bakanlar Kurulu tebliği yayımlanmıştır. Hazine müsteşarlığı tarafından da asgari teminat tutarlarını gösteren  09 Mayıs 2010 tarihli Resmi Gazete’ de yayımlanan “Tehlikeli Maddeler İçin Yaptırılacak Zorunlu Sorumluluk Sigortalarına İlişkin Tarife ve Talimat’’(Bundan sonra ‘Tarife’ olarak zikredilecektir.)  yayımlanmıştır. 
            Temel olarak bu konuyu spesifik olarak düzenleyen Bakanlar Kurulu kararı, genel şartlar ve tarife/talimatlara ilişkin üç temel metin yer almaktadır.

II-) TEHLİKELİ MADDELERE İLİŞKİN SİGORTANIN AMAÇLARI VE ZORUNLULUĞU
            Özellikle ülkemizde 1990’lı yıllardan sonra sanayileşmenin ivme kazanmasıyla birlikte çevreye, doğaya, insanlara zarar veren maddelerin üretilmesi ve ticareti artmıştır. Bunun sonucu olarak da, tehlikeli maddelerin zararlarını teminat altına almaya yönelik böyle bir Karar alınması zorunluluğu ortaya çıkmıştır. Tehlikeli maddeler sorumluluk sigortalarında üçüncü şahısların menfaatlerinin korunması esas alınmıştır. Tehlikeli maddelere ilişkin sigorta, tehlikeli maddelerle ilgili mesleki faaliyette bulunan gerçek ve tüzel kişilerin söz konusu mesleki faaliyetleri dolayısıyla meydana gelebilecek bir kaza sonucunda, kusurları olsun olmasın üçüncü kişilerin doğrudan doğruya uğrayacakları bedeni ve maddi zararlara karşı sorumluluklarını, poliçede yazılı tutarlara kadar temin eden bir sigortadır.
            Tehlikeli maddelere ilişkin sorumluluk sigortasının aşağıda zikredeceğimiz ilgili gerçek veya tüzel kişilerce yaptırılması zorunludur. Karar kapsamına giren gerçek ve tüzel kişilerin faaliyetleri için izin veya ruhsat almaları sırasında aranılan diğer belgelerin yanında, faaliyetlerine göre bu Kararda belirtilen sigortaların da yaptırıldığının belgelenmesi şarttır. Tehlikeli maddeler ile iştigal eden firmalara yapılacak denetimler sırasında denetim makamları sigorta poliçesinin mevcudiyetini araştırmakla yükümlüdür. Yapılan denetimlerde, bu Karar kapsamına giren sigortaları yaptırmadığı tespit edilen gerçek ve tüzel kişiler, ruhsat veya izin veren ilgili mercilere bildirilir.
Bu Kararda belirtilen sigortaları yaptırmadığı veya yenilemediği tespit edilen gerçek ve tüzel kişiler, izin veya ruhsat vermeye yetkili kurumlarca[2] uyarılır; uyarının tebliğ edildiği tarihten itibaren on beş iş günü içinde sigortasını yaptırmayanların faaliyetleri, idari ve cezai kovuşturma saklı olmak üzere ilgili kurumlar tarafından sigorta yaptırılıncaya kadar durdurulur. Buna rağmen söz konusu sigortaların, izin veya ruhsat vermeye yetkili kurumlarca bir ayı geçmemek üzere belirlenecek sürede yaptırılmadığının tespiti halinde söz konusu ruhsat ve izinler ilgili kurumlarca iptal edilir
           
III-) SİGORTANIN KAPSAMI
            Sigortanın kapsamı Karar’ın birinci maddesinde şöyle belirtilmiştir:
‘’ Tabii veya sentetik, katı, sıvı veya gaz şeklinde bulunan her türlü yanıcı, parlayıcı, patlayıcı ve yakıcı maddelerin üretimi, depolanması, taşınması, satımı ve kullanımı faaliyetlerinde bulunan gerçek ve tüzel kişiler ile9/8/1983 tarihli ve 2872 sayılı Çevre Kanunu kapsamındaki tehlikeli atıkların toplanması, taşınması, geçici ve ara depolanması, geri kazanımı, yeniden kullanılması ve bertarafı faaliyetlerinde bulunan gerçek ve tüzel kişiler, söz konusu mesleki faaliyetlerinin icrasında meydana gelebilecek kazalar sonucu, kusurları olsun veya olmasın üçüncü kişilerin uğrayacakları maddi ve bedeni zararlara karşı, her faaliyeti için ilgisine göre tehlikeli maddeler ve tehlikeli atık mali sorumluluk sigortası yaptırmak zorundadır.’’
            Dolayısıyla sadece söz konusu maddeleri üretenleri değil, bu maddelerin ticaretini, dağıtım ve taşımasını da yapan kişileri kapsayan bir sorumluluk sigortası söz konusudur. Tehlikeli maddelerin tek tek sayılması yoluna gidilmeyip özelliklerine yer verilmiştir. Ancak tehlikeli maddeler genel olarak,  ‘’Kendi yapısından, kendi özelliklerinden veya kendi durumlarından dolayı umuma, genel düzene, önemli eşya ve mallara, insanlara, hayvanlara ve çevreye tehlike arz eden madde ve nesneler’’ olarak tanımlanmaktadır.
            Sigorta konusu maddeler ise Karar’ın ikinci maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunlar:
a) Petrol ve petrol ürünleri.
b) Mühimmat ve patlayıcı maddeler. 
c) Kimyevi gübreler, kimyevi tuzlar, asitler, bazlar, boyalar. 
ç) Diğer kimyevi maddeler (oksijen asetilen karpit, sentetik benzin, azot, peroksit ve benzerleri). 
d) Perakende olarak satılanlar hariç piroteknik mamuller (aydınlatma ve işaret fişekleri, havai fişekler, şenlik maytapları, çocuk tabanca mantarları). 
e) Perakende olarak satılanlar hariç, her türlü ispirto, alkol ve kibrit. 
f) Sıvılaştırılmış petrol gazları, sıkılaştırılmış doğal gaz ve havagazı. 
g) 2872 sayılı Çevre Kanunu kapsamında bulunan ve yukarıda sayılmayan diğer tehlikeli kimyasallar. 
ğ) 2872 sayılı Çevre Kanunu kapsamında bulunan tehlikeli atıklar.
Olarak tahdidi bir sayımla belirlenmiştir.
            Karar’da likit petrol gazı (LPG) ile ilgili özel bir hüküm de yer almaktadır. Likit petrol gazını (LPG) tüpleyen firmalar (dolum tesisleri), Karar’ın birinci maddesinde düzenlenen sigortalara ek olarak, kusurları olsun veya olmasın, doldurdukları tüplerin kullanılmak üzere bulundukları yerlerde infilakı, gaz kaçırması veya yangın çıkarması sonucu üçüncü kişilerin uğrayacakları maddi ve bedeni zararlara karşı tüp gaz sorumluluk sigortası yaptırmak zorundadır.
            Likit petrol gazı firmalarının kendi markaları altında doldurdukları veya doldurttukları ve yetkili bayileri aracılığıyla ya da doğrudan pazarladıkları tüplerin kullanılmak üzere bulunduruldukları yerlerde infilak etmesi veya gaz kaçırması sonucu (kusurları olsun veya olmasın) başkalarına vereceği bedeni ve maddi zararlar Tüpgaz Sorumluluk  Sigortasından karşılanacaktır. Ancak kullanım haricinde satılmak üzere yetkili bayilerde bulunan tüplerin infilak etmesi veya gaz kaçırması sonucu (kusurları olsun veya olmasın) başkalarına vereceği bedeni ve maddi zararlar Tehlikeli Maddeler Zorunlu Sorumluluk Sigortası'ndan karşılanacaktır. [3]
Yani Tehlikeli Maddeler ve Tehlikeli Atık Sorumluluk Sigortası bulunan bir işyerinde, kullanılmak üzere bulundurulan LPG tüpünün infilakı, gaz kaçırması, yangın çıkarması sonucu verilecek zararlar, Tüpgaz Sorumluluk Sigortası limitleri dahilinde sigortacısı tarafından tazmin edilir. Ancak, kullanılmak üzere bulundurulan tüpgazın neden olduğu kaza, işyerinde bulunan yanıcı, parlayıcı, patlayıcı maddelerin de zarar vermesine yol açarsa, tazminat ödemelerinde Tüpgaz Sorumluluk Sigortasına öncelik verilir; bu sigortanın limitlerinin yetersiz kalması halinde Tehlikeli Maddeler ve Tehlikeli Atık Sorumluluk Sigortası, limitleri dahilinde işlemeye başlar. Yargıtay kararları da aynı yönde içtihat kazanmıştır.
            Buradaki zarar Lpg tüpünün gaz kaçırması, infilakından kaynaklanmalıdır. Yoksa kişinin kendi kusuruyla gaz kaçağının meydana gelmesi sigorta teminatı dışındadır. [4]



IV-) TEMİNAT KAPSAMI DIŞINDA KALAN HALLER
            Hangi hallerin teminat kapsamı dışında kaldığı Genel Şartların A.4. üncü maddesinde belirtilmiştir. Söz konusu maddeye göre;
a)Olaya kasten neden olan kişilerin zarar ve ziyan talepleri, 
b)Manevi tazminata ilişkin talepler, 
c)Sigortalının kendisinin uğrayacağı zarar ve ziyanlar, 
ç) Sigortalıya vekalet akdi veya hizmet akdiyle ya da başka bir şekilde bağlı olarak çalışan kimselere gelen zarar ve ziyanlar, 
d)Savaş veya savaş niteliğindeki harekat, ihtilal, isyan, ayaklanma ve bunlardan doğan iç kargaşalıklar nedeniyle meydana gelen bütün zarar ve ziyan talepleri, 
e)Herhangi bir nükleer yakıttan veya nükleer yakıtın yanması sonucu nükleer artıklardan veya bunlara atfedilen nedenlerden meydana gelen iyonlayıcı radyasyonlann veya radyoaktivite bulaşmalarının ve işverenin iştigal konusu içinde olsun veya olmasın bunların getirdiği askeri ve inzibati tedbirlerin neden olduğu bütün kayıp ve hasarlar (Bu bentte geçen yanma deyimi kendi kendini idame ettiren herhangi bir nükleer ayrışım olayını kapsayacaktır). 
f) 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununda belirtilen terör eylemleri ve bu eylemlerden doğan sabotaj ile bunları önlemek ve etkilerini azaltmak amacıyla yetkili organlar tarafından yapılan müdahaleler sonucunda meydana gelen zararlar. 
            Hallerinde sigortacının ödeme yapma yükümlülüğü kalkmaktadır.

V-) ZARARIN ORTAYA ÇIKMASI VE TAZMİNAT
           
a-) Rizikonun Gerçekleşmesi Halinde Sigorta Ettirenin ve/veya Sigortalının Yükümlülükleri
            Sigorta hukukunun genel ilkeleri uyarınca sigorta tazminatını elde edebilmek için sigorta ettiren veya sigortalı gecikmeksizin durumu sigortacıya haber vermelidir. Buna hasar ihbarı adı da verilmektedir. 6102 sayılı TTK’da hasar ihbarının gecikmeksizin yapılacağı (md. 1446) hüküm altına alınmıştır. Burada ise Genel Şartlara göre sigorta ettiren veya sigortalı sigorta kapsamında öngörülen hallerin gerçekleşmesi halinde, bunu öğrendiği andan itibaren 5 gün içinde sigortacıya ihbar etmekle yükümlü kılınmıştır.
            Yine Genel Şartlara göre zarar ortaya çıktığında sigorta ettiren veya sigortalı; sigortalı değilmişçesine, gerekli kurtarma ve korunma tedbirlerini almak ve bu maksatla sigortacı tarafından verilecek talimata uymak, 
-Sigortacının talebi üzerine, olayın ve zararın nedeni ile hangi hal ve şartlar altında gerçekleştiğini ve sonuçlarını tespite, tazminat yükümlülüğü ve miktarı ile rücu haklarının kullanılmasına yararlı, elde edilmesi mümkün bilgi ve belgeleri gecikmeksizin vermek, 
-Zarardan dolayı, dava yolu ile veya başka yollarla bir tazminat talebi karşısında kaldığı veya aleyhine cezai kovuşturmaya geçildiği hallerde, durumdan sigortacıyı derhal haberdar etmek ve zarar ziyan talebine ve cezai kovuşturmaya ilişkin olarak almış olduğu ihbarname, davetiye ve benzeri tüm belgeleri derhal sigortacıya vermek, 
-Dava açılması halinde davanın izlenmesi ve idaresi için, sigortacının göstereceği avukata gereken vekaletnameyi vermek, 
-Sigorta konusu ile ilgili başkaca sigorta sözleşmeleri varsa bunları sigortacıya bildirmek.
Yükümlülükleri altına alınmıştır. Bu yükümlülüklerden birinin yerine getirilmemesi veya eksik yahut geç yerine getirilmesi ödenecek tazminat veya bedelde artışa neden olmuşsa kusurun ağırlığına göre tazminattan veya bedelden indirim yoluna gidilebilecektir.

b-) Tazminatın Ödenmesi, Tazminatın Kaldırılması veya Azaltılması ve Rücu
Sigorta hukukunda olağan süreçte bir zarar ortaya çıkınca hasar ihbarı yapılır ve buna ilişkin belgeler de temin edilince sigorta şirketi tazminatı öder. Diğer zorunlu sigortalarda da olduğu gibi zarar gören, sigorta kapsamı içinde zararın tazminini belirlenen limitler dahilinde doğrudan doğruya sigortacıdan talep edebilecektir.
Genel Şartlarda zarar ortaya çıktığı vakit sigortacının, tazminat talebinde bulunan kişi veya kişilerle doğrudan doğruya temasa geçerek anlaşma hakkını haiz olduğu belirtilmiştir.
Ödemede bulunan sigorta şirketi, sigorta sözleşmesine ve bu sözleşmeye ilişkin kanun hükümlerine göre, tazminatın kaldırılmasını veya azaltılmasını sağlayabileceği oranda sigortalıya rücu edebilir,
Sigorta şirketi Genel Şartlara göre sigortalıya başlıca şu nedenlerle rücu edilebilir: 
a)Tazminatı gerektiren olay, sigortalının veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin kasti bir hareketi sonucunda meydana gelmiş ise, 
b)Tazminatı gerektiren olayın, bahsi geçen maddelerin çalınması veya gasp edilmesi sonucunda meydana gelmesi halinde, çalınma veya gasp edilme olayında sigortalının kendisinin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin kusurlu olduğu tespit edilirse, 
c)Tazminatı gerektiren olay, tehlikeli maddelerin ve tehlikeli atıkların nakledilmesi sırasında, aracın Kara Yolları Trafik Kanunu hükümlerine göre gereken ehliyetnameye sahip olmayan kimseler tarafından sevk edilmesi sonucunda meydana gelmişse, 
ç)Tazminatı gerektiren olay, tehlikeli maddelerin ve tehlikeli atıkların nakledilmesi sırasında, sürücünün uyuşturucu veya keyif verici maddeler almış olarak aracı sevk ve idare etmeleri esnasında ya da bu kişilerin alkollü içki almış olmaları nedeniyle aracı güvenli sürme yeteneklerini kaybetmiş bulunmalarından ileri geliyorsa, 
Sigorta ettiren ve veya sigortalı, olay vukuunda hasar ihbarına ilişkin  yükümlülüklerini yerine getirmez ve bunun sonucu zarar ve ziyan miktarında bir artış olursa, sigortacı zarar görene tazminatı ödemekle beraber, bu artış için sigorta ettirene ve/veya sigortalıya rücu edebilir. (Bkz yukarıda 4. Syf)



c-) Sigorta Şirketinin Halefiyeti
Sigorta hukukunun genel ilkelerine göre sigortacı fiilen ödediği miktar için sigortalının haklarına halef olur. Bunun için sigorta sözleşmesinin geçerliliğini sürdürmesi ve sigortacının fiilen ödemeyi yapması yeterlidir.

VI-) ZAMANAŞIMI
            Genel Şartlarda sigorta sözleşmesinden doğan ve uyuşmazlığa neden olan tüm hak ve menfaatlerin iki yılda zaman aşımına uğrayacağı ve sigorta sözleşmesine, genel şartlara aykırı düşmemek ve sigorta ettiren ve/veya sigortalı aleyhine olmamak üzere özel şartlar konulabileceği düzenlenmiştir.
            6102 sayılı TTK’nın 1482’nci maddesine göre ‘’sigortacıya yöneltilecek tazminat istemleri, sigorta konusu olaydan itibaren on yılda zamanaşımına uğrar.’’ hükmü getirilmiştir. Tehlikeli maddeler sorumluluk sigortalarında da  genel ve koruyucu olan bu hükmün uygulanması gerekmektedir.
  



           



[2]Bakanlar Kurulunca yayımlanan İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatlarına İlişkin Yönetmelik’e göre bu kuruluşlar ilgisine göre, İl Özel İdareleri, Belediyeler veya Büyükşehir Belediyeleridir.
[4] Bkz: Yargıtay 11. HD 2015/14248 Esas, 2016/38 Karar nolu kararı’’… yangının "tüp patlaması" sonucunda çıkmadığı, tüpten sızan gazın içeride birikerek aniden alev alması sonucunda çıktığının anlaşıldığı, tüp üzerinde yapılan incelemede tüpün standartlara uygun olduğunun tespit edildiği, gaz kaçağının yıpranmış, çatlamış hortumlar veya uygun olmayan bağlantı elemanlarından kaynaklanabileceği gibi, ocaktaki alevin sönmesi ile gazın yanmadan çevreye dağılması sonucunda da olabileceği, buna göre söz konusu yangının davaya konu tüpten kaynaklanan bir hatadan kaynaklanmadığı gerekçesiyle davanın reddine…’’

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder